Değişim & Zorluklar

Kategorisi
Değişim & Zorluklar Farkındalık & Huzur

Olumsuzluk Büyüsü

sihir

Vücudumuz hakkında kurduğumuz olumsuz düşünceler bizi tüketiyor. Bu arsız düşüncelerin en güzel yaptığı şey bencilce bütün pozitif duygularımızı sömürmek ve geriye kızıgnlık ve utanç bırakmak.

Kurtuluş icin tek yol kim olduğumuzu kendimize hatırlatmaktan geciyor. Beden imajımızı ve ruh sağlığımızı en ufak parçamızdan itibaren baştan yaratmak ve bir sonraki sefer bu kınayıcı sesin yattığı noktayı ayırt etmek. İşte iyileşme sürecinde öğrendiğim (daha doğrusu kucaklamak zorunda kaldığım) 4 şey:

1.   Bütün düşünceler gerçek değildir.

Negatif vücut imajı ile ilgili fark ettiğim ilk şey bu konuda kendimize söylediğimiz önerilerin algılarımıza çok gerçekçi gelmesi. Kendimizi bu tür önergelerin doğruluğuna inandırmamız o kadar kolay ki… En zayıf olduğum dönemde bile birazcık daha kilo versem daha güzel görüneceğimi düşündüğümü hatırlıyorum. Belim biraz daha ince olabilirdi mesela, kollarım daha kaslı, kalçalarım daha ince…Beynim gerçekten beni inandıran kapsamlı yalanlar kurma konusunda cok başarılı! O dönemde bunları düşünürken, güzel olduğuma beni inandırabilecek tek bir insan dahi olduğunu sanmıyorum.

Eğer kendime söylediğim bu yalanları fark etmeseydim, bu kısır döngüyü muhtemelen hiçbir zaman aşamazdım.

Okumaya Devam Et

Değişim & Zorluklar

HANGİ YAŞTA HAYALLERİMİZDEN VAZGEÇMELİYİZ?

Yaşam denen bu kısa kaman diliminde ne kadar az ömrümüz olduğunun hepimiz farkındayız. Doğduğumuz andan itibaren kum saati yavaş yavaş geriye yani sona, kimilerine göre ise yeni, bilinmeyen bir başlangıca doğru akıyor. Acele etmeye küçük yaşlardan beri teşvik ediliyoruz.

Okulda boş zaman kaybetmemeliyiz; ne de olsa yaşlandığımızda uzun yaz tatillerini ve miskinlik zamanlarını özlerken bulacağız kendimizi. Biraz daha zaman olsa belki hasretini duyduğumuz şeyleri yapmak için…

Pişmanlığın tohumlarını küçük yaşlardan atmışız herkes gibi.

Yetişkinlik zamanları geldiğinde baskı aba altından sopa gösteriyor; açık seçik göremesek de  orada olduğunu hissediyoruz.

Belirli kurallar olmasa ve istisnalar kaideyi bozsa da yaşam çizelgemiz belli.

Aile kurmak için ne yapmalı? Emekliliğe nasıl hazırlanılır? Bu soruların cevapları bizden öncekiler tarafından kanun haline getirilmiş.

Çocuklar için, eğitim için, emeklilik ve hatta mezarımız için bile önceden b planı oluşturmamız lazım. 

Her şey saat(!) tarafından ayarlanmış gibi görünüyor. Rahat bir şekilde emekli olabilmemiz için ne kadar para kazanmanız ve kariyerimizin belli bir yaşta başarılı sayılmaya nasıl başlaması gerektiğini öğretiyor Saat Amca bize; yanında da deneyim dediği ilacıyla. Hasta olduğumuzda bu ilacı içiyoruz.

Okumaya Devam Et

Değişim & Zorluklar

ALTERNATİF REKABET

 

Kendimizi neden başkalarıyla kıyaslıyoruz? Yeryüzünde bizden başka, bizden daha iyi biz olan kimse yok halbuki. 

“Ben hiç kıskanmam”, “Kıskançlık özgüven eksikliğinden kaynaklanır.” Belki siz de buna benzer sözler telaffuz ettiniz bugüne kadar ya da sadece “sevdiklerinizi başkalarından kıskandınız.”

Kabul etmesi ne kadar zor bir duygu: kıskançlık. İster eşinizi başkalarından kıskanın, isterseniz eski iş arkadaşınızın Instagram’da görünen muhteşem yaşantısını…  Hepimiz hayatımızın bir noktasında başka insanları kendi sahip olmak istediğimiz fakat sahip olamadığımız duygular ve durumlar sebebiyle kıskanmışızdır. Bazen bu duygu o kadar ileri gider ki sevgilinizin geçmişinde yaşadığı ilişkileri kıskanırken bulursunuz kendinizi. Sosyal medyada Sherlock oyunları başlar.

Okumaya Devam Et

Değişim & Zorluklar

BİZE HER GÜN BAYRAM

Eski bayramlar ne kadar coşkuluydu değil mi? Herkes bir aradaydı; bayramların gelişini dört gözle beklerdik. Televizyonlarda sadece “bayram özel” programları yayınlanırdı. Özellikle bayramdan birkaç gün öncesi hazırlıklar ve tatlı bir telaşla geçerdi. Aylar öncesinden yolculuğa hazırlık başlar; otobüs biletleri alınırdı ya da arabanın bakımı yapılırdı. Ne de olsa yolumuz uzun, bayram trafiği ise kaçınılmazdı.

Çocukluğumda bayramlar, çoğunlukla Mersin’de anneannemin evinde geçerdi. Koca koca tencerelerde birbirinden lezzetli yemekler kurban kesildikten hemen sonra hazırlanmaya başlanırdı. Dayılarım ve teyzelerimden oluşan geniş ailemiz bayramın ilk günü öğle yemeğini başka bir yerde yemeyi düşünemezdi bile. Saat 10’dan sonra evin içine o 20 kişilik geniş aile doluşur, yakın akrabalar ve misafirlerle birlikte ev gün sonuna doğru gittikçe kalabalıklaşırdı. Anneannemin yemekleri çok meşhurdu, o evden yemek yemeden çıkan tek bir insan bile olmazdı, son güne kadar da öyle oldu. Mutfağı o kadar bereketliydi ki; herkesin hem gözü hem de karnı doyardı. Her kafadan bir ses… Biz çocuklar neşeli, büyükler sohbet peşinde… Erken uyandığımdan mıdır, o lezzetli yemekleri kaçacak gibi yememden midir bilemem ama hep öğleden sonraları tatlı bir uyku tutardı beni. Gelen giden çok olduğundan bir köşede sızıp kalırdım, ta ki annem gelip uyandırana kadar.

Büyüyünce sanki o tatlı rehavetten çıktık değil mi? Şekerleme uykuları da geride kaldı. Huzurlu, tatlı bir yorgunluk ve şişmiş karnımızla daldığımız rüyalar…

Okumaya Devam Et