Birçoğumuz, değişim ve kişisel gelişim yolunda kararlı bir şekilde ilerliyoruz. Bu yolda atılan en ufak adım bile gerçekten hayranlık uyandırıcı ve kutlanacak nitelikler taşıyor. Ancak, bütün pozitif yönlerine rağmen, kendi yolumuzda istikrarlı bir şekilde ilerlememizin bir de beraberinde getirdiği karanlık bir yüz var. Bizi geliştiren ve mantığımıza uyan yolları benimsediğimizde, zaman zaman biraz militan ve hatta dogmatik olabiliyoruz.
Kendi hayatımızda değişiklikler yapma girişimlerimize körü körüne odaklandığımız zaman görüşlerimiz daralmaya ve siyah-beyazlaşmaya başlıyor. Bunun nedeni gerçekten çok basit: yaptığımız şeylere o kadar sıkı bir şekilde adapte olup bağlanıyoruz ki bazı şeyleri gerçekleştirmek için birden fazla alternatif yol olabileceğini unutuyoruz.
Görüşümüzü desteklemek için bizimle aynı fikirde olan diğer insanları ya kendi tarafımıza çekiyoruz ya da onların gruplarına ait oluyoruz. Bu, bir topluluğun parçası olmak gibi ilkel biçimde içimizde yer alan içgüdülerin bugüne kadar evrimleşen hali olabilir, kim bilir…