Aşk & İlişkiler

İhtiyaçlar Yakınlaştırır

İşbirliği içinde olmaya gönülden inanıyorum; bu yüzden başkalarına yardım etmek için genelde elimden geldiğince en iyisini yapmaya çalışmışımdır. İş yerinde de, kişisel hayatımda olduğu gibi, aynı şekilde çevredeki insanlara yardım ettiğimi söyleyebilirim. Mesela, değişme kabininde hiç tanımadığım  birisine elbise askısında ya da fermuarında yardım etmek, bir arkadaşımı zor zamanlarında dinlemek, yol ortasında yürüyen bir tırtıl ezilmesin diye onu çimenlerin üstüne bırakmak, bunlar benim için çok tanıdık senaryolar. Bir keresinde, şikayet etmiyorum ama, cok yaşlı olan karşı komşumun en yakın kiliseye yürümesine yardım etmiştim. Yol yaklaşık yarım saat sürmüştü ve komşum hızlı yürüyemediği için yağmurda baya ıslanmıştım.

Konu bana geldiğinde ise durum çok farklı. Çelişkili davranışlar gösteriyordum diyebililiriz. Uzun bir süre, bağımsız olmam ve kendi sorunlarımı kendi kendime çözmem; yalnız başına yola devam etmem gerektiğine dair derin saplantılı hislerim vardı.

En basitinden, arkadaşlarımın tren istasyonundan beni almayı teklif etmesi ya da yıllardır tanıdığım bir arkadaşımın buzdolabından yemek yemek gibi olaylar benim icin sıkıntı yaratıyordu. Bir şekilde çok fazla sey talep ettiğim ve sınırları aştığım yönünde paranoyak duygular  hissediyordum. Sanki istediğim şeyi söylediğimde insanlar benim hakkımda yanlış düşüncelere kapılacak veya beni küçümseyecek davranışlarda bulunacaklardı. İsteklerimi belirtmediğim zamanlarda da, yeterince açık olmadığımı hissederek, arada bir mesafe yarattığımdan korkuyordum.

Saçma gelebilir biliyorum, ama hayatımın çoğunluğunda böyle hissettim.

Günün sonunda anladığım gerçek ise tam olarak şu: başkalarının bana yardım etmesini istemiyordum çünkü ancak bu şekilde kendimi koruyabiliyordum. Kendimi garip bir sekilde daha güvende hissediyordum. Yardım istemek kendimi aciz, muhtaç pozisyonuna düşürmeme sebep oluyordu. Eğer her zaman kendi işlerimi kendim halledersem, hiçbir zaman acziyet yaşamam gerekmeyecekti.

Kendi içimde yaşadığım bu “güven” sözde bir ödüldü. İnsan ilişkilerinin en temelinde birbirimize yardım etmek yok mu? Toplum olarak aynı amaç için yardımlaşmamız birlik olmamız gerekmiyor mu? En yakın dostlarımız bir zamanlar benzer zorlukları birlikte aşabildiğimiz insanlar değil mi? Birbirimize destek olduğumuz insanlar…

İtiraf etmem gerekirse, iş hayatına başlamadan önce kendimi çok da fazla yalnız hissetmiyordum; okuldaki arkadaşlarımı hep belli bir mesafede konumlandırmak sonuçta benim elimdeydi. Tabi ki hayat ciddileştikçe durum da ciddileşmeye başladı. İlk başlarda ofiste kurduğum güzel arkadaşlıklar, sevdiğim insanların dağılmasıyla yok olmuştu. Geri kalan herkesin ise bir derdi vardı. Plaza insanı tabi ki dünya üzerindeki en çok işi yapan insandı (!) ve iş çıkışında yetişmesi gereken çok önemli (!) yerler vardı.

Dolayısıyla, herkesin kendince bir derdi olduğunu düşünüyordum; kimseye yük olmaya hakkım yoktu sonuçta. Bu yüzden ne zaman yardıma ihtiyacım olsa içten içe bir takım bahaneler üretiyordum. “İnsanlara yük olmaya hakkın yok” diye düşündüğüm zaman aslında gerçekten söylemek istediğim “Reddedilmekten korkuyorum”du.

Eğer beni tanıyorsanız, bu yazdıklarımı okuduğunuzda belki o zamanlarki beni daha yakından anlamış olursunuz. Yukarıda yazdıklarım bir zamanlarki beni o kadar iyi yansıtıyor ki, gerçekten bunları yazarken derin bir rahatlama hissediyorum. Hatta bir noktada hissettiklerim komik bile geliyor. Olgunlaştıkça ve değiştikçe, eski düşüncelerimin ne kadar absürt olduklarını anılıyorum.

Peki boyle bir durumda ne yapmalıyız?

 

 

Eğer durumu düzeltemiyorsak en azından onu beslemeye devam edecek davranışlardan vazgeçebiliriz. Yardım istemenizi engelleyecek sebepleriniz ne olursa olsun, en azından şunu anlamak çok önemli: hayat bizim idrak edebileceğimizden çok daha zengin ve bütün olan bitenle yalnız başa çıkmak zorunda değilsiniz.

Açıkçası davranışımı değiştirmek üzere hiçbir adımı bilinçli olarak atmadım. Evrenin bana gönderdiği yardımları kabul etmeye basladigimda yavaş yavaş açıldım. New York’a taşındığım ilk yılın sonunda ev değiştirmeye karar verdim. O zamanlar üniversiteden bir arkadaşımla aynı evi paylaşıyorduk. Evimiz Astoria’daydi. Taşınmak istediğim yer ise New Jersey’de müthiş güzel manzarası olan bir stüdyo evdi, tek sorun adanın karşı ucunda olmasıydı. Çok fazla eşyam olmamasına rağmen, yepyeni bir yatağım ve gardrobum vardı. Birkaç tane de valiz.

Kara kara eşyaları nasıl taşıyacağımı düşünüyordum ama kimseye de belli etmek istemiyordum. Ev arkadaşımla hala bugün bile sebebini anlamadığım bir sebepten aramız açılmıştı. Zaten bu soğukluk yüzünden güzel hayallerle birlikte çıktığımız evden taşınıyordum. Ondan yardım istediğimi hatırlamıyorum, büyük ihtimal kendi içime kapanmıştım bu dönemde, ya da onun birşeye ihtiyacım olup olmadığını sorduğunu. Kendimi, yeni hayatımı ve sadece bana ait olacak güzel evimi düşünürken inanılmaz heyecanlı hissediyordum. Aynı zamanda da endişeliydim. Tek başına bir evde yaşamak büyük sorumluluktu. Daha taşınma faslını nasıl halledebileceğimi bile çözememiştim!

Sonra, gerçekten bir mucize yaşandı. Taşınacağımı öğrenen iş arkadaşlarım, organize bir şekilde bana yardım ettiler. Hatta yardım istememem üzerine kızdılar bile! Yatağımı, dolabımı cengaver bir şekilde Cenk indirdi. Emre ise taşıma aracını ayarlardı. Öngörülemeyen sebeplerden o gün kendi evime giremedim; Begüm o gece bana evini açtı.

Yaşadığım bu olay gerçekten bana hayat dersi oldu. Taşınacak bir insana yardım etmek, güçlü kuvvetli olmasanız bile bir kutunun ucundan tutmak ne kadar önemliymiş!

Bu olaydan sonra 3 kere daha ev değiştirdim. İkisinde yeni işleri kabul ettiğim için başka eyaletlere, diğerinde ise eşimin banliyödeki evine taşındığım için. İlk taşınma deneyiminden sonra ve eşimle olan bağın sıcaklığından dolaylı, yardım istemek daha kolay oldu.

Yaşadığım bunca şeyden sonra tabi ki hissettiklerim inanılmaz derecede değişti. Taşınmamla birlikte tanıştığım yeni duygular yerini baska duygulara bıraktı. En önemlisi hayatım boyunca insanların iyi veya kötü bana güzel şeyler  öğretmelerine izin verdiğim için ne kadar memnun olduğumu fark ediyorum. Evsiz kaldığım o gece elini uzatan arkadaşım, bana aynı zamanda unutamayacağım başka dersler de verdi.

Bütün o taşınma sürecini ve zorda kaldığım diğer zamanları hatırlayınca, o zamanlar arkadaşım olan eşim için olan aşkım daha da perçinleniyor mesela. Benim icin endişelenen, benim sıkıntılarım için elinden geleni ve hatta daha da fazlasını yapan, zamanını, varlığını ve kalbini esirgemeyen bir insanın hakkı nasıl ödenebilir ki? Yatağımı üçüncü  sefer, final olarak söktüğünde çok mutlu görünmüyordu ama olsun!

Asıl saşırtıcı olan da bu işte! Yardım istediğimde insanlarla aramda mesafe yaratacağımı düşünürken aslında ihtiyaçlarımın bizi birbirimize yaklaştırdığını görmek oldu!

Şunu öğrendim ki yardıma ihtiyacım olduğunda, yanımda bir çift fazladan el olması tek başıma çözebileceğim kocaman bir problemi küçük bir sorun haline geliyor. Yardımınıza koşan her insan, kendi özel yeteneklerini ve bakış açısını da beraberinde getiriyor. Dolayısıyla, sadece ortadaki sorunu çözmek yerine aslında insanlarin deneyimlerine ve yeteneklerine değer verdiğinizi  onlara göstermiş oluyorsunuz. Ne kadar gurur okşayıcı düşündüğünüzde.

Eğer yardıma ihtiyacınız olduğunda, yardım istemekten korkuyorsanız lütfen kendinizi zorlayın. Sizi, içinizde devamlı konuşan ve aksini iddia eden sesle düelloya davet ediyorum.

Büyük ihtimal herkesin yardımına koşan ama kendisi çok az şey talep eden bir insansınız. O zaman son kez bir daha belirtmeme izin verin: Kendinizi mağdur etmek zorunda değilsiniz. Çevrenizde sizin belki şu anda fark edemediğiniz ama yardımınıza açık olan insanlar mutlaka var. Onlardan yardım istemekten çekinmeyin.

Olabilecek en kötü şey sizi reddetmeleri. Böylece bir daha onlardan yardım isterken daha dikkatli olmaniz gerektiğini anlarsınız. Hem belki bu sayede hiç ummadığınız bir insan yakın bir arkadaş olur. Hatta zamanı geldiğinde siz de ummadığınız bir şekilde başkalarını mutlu edebilirsiniz!

Yardımlara kalbinizi açın!

 

Bunları Da Beğenebilirsin

1 Yorum

  • Cevapla
    Ahmet Çetindağ
    26/01/2018 / 15:44

    İhtiyacı olan birine yardım ettiğimizde duyduğumuz haz ile bir başkasından onu rahatsız edeceğini düşünerek yardım istemeyi reddetmekle duyduğumuz haz aynı sanırım O yüzden yardımı reddederek kendimizi daha iyi hissediyoruz Sizin yardımlara kalbinizi açın çağrınıza uymak yardımı kabul ettiğimizde yardım edenin de bundan haz duyacağını bilmekle mümkün Bu da ancak sizin örneğinizde olduğu gibi gerçek bir dostttan mümkün olabilir Benim için bu kişiler Eşim , Sadi ve Serap ikilisi olabilir diğer insanların yardımına kalbimi açabilir miyim emin değilim

Yorum Yazın