Seyahat

NASHVİLLE, TENNESSEE

Nashville’in meşhur Broadway Caddesi’ne rotayı çevirdik sabah erken saatte. Evet çok yorgunduk ve önümüzde bitmek bilmeyen bir yol vardı. Ancak, ünlü Broadway’e gelip şu görüntüyle karşılaşınca bütün yorgunluğumuz silinip gitti:

 

 

Evet, artık bisiklet sürerken kolektif bir şekilde nasıl sarhoş olunur öğrenmiş olduk!

Saat öğlene yaklaşmıştı ancak buradaki kalabalık için sabah ya da gecenin eğlence için hiçbir önemi yok gibiydi. Tabi ki bizim için henüz kahve saatiydi. Bu yüzden Broadway’in çılgınlığını arkamızda bırakıp kahvenin hayalinin peşine düştük.

Arabamızı Lockland Springs tarafında evlerin olduğu bir caddeye park ettik ve yaklaşık 10-15 dakikalık bir yürüyüşe çıktık. Nashville’in geniş caddelerinde yürürken etrafta hiç yaşam belirtisi olmadığını düşünmeniz ilk başta çok normal.  Havanın sıcaklığı etraftaki insan yoksunluğunun sebebi olabilir. Barista Parlor’a vardığımızda gözümüze inanamadık.

Burayı ekşi sözlükteki bir yazarın entrysinde görmüştüm. Açıkçası yol boyunca yürürken bu şehrin sadece Broadway’den ibaret olduğunu düşünmeye başlamıştım ki, gizli cevherleri ustalıkla saklamayı başaran bir yer olduğunu anlamamız uzun sürmedi.  Şu kendi halindeki kafenin orijinal dekoruna ve mimarisine bakar mısınız? Kahvesinin ve çöreklerinin de atmosferin güzelliğinden eksik yanı yoktu.

 

Yollara düşmeden önce bende artık huy oldu. Blogları ve özellikle Yelp’deki yorumları okumadan içim rahat etmiyor. Kahve siparişimizi verirken baristayla ilginç bir muhabbete girdik ve seyahat rotamızı onun tavsiyeleri üzerine değiştirdik. Eğer ilk planı merak ediyorsanız okumaya devam edin. Yok ben şu genç adamın yorumlarını merak ettim, boşver interneti derseniz hamburger fotoğrafını bulana kadar aşağı inin!

Downtown Nashville, kenti tatmak için güzel fırsatlar sunuyor. Honky tonky tarzı müzikten, geleneksel güney yemeklerine kadar Broadway Caddesi’nde herhangi bardan birine girdiğinizde gerçekten yanlış birşey yapmanız imkansıza yakın.

Nashville kültüründe kapsül halinde yoğrulmak ve bir günlük tipik bir turist olmak isterseniz  The Nash Trash otobüs turunu tavsiye ederim. Nashville’in çevresinde dolaşan bu “büyük pembe” otobüslerle birlikte geveze tur rehberiniz, efsanevi yıldızların hikayelerini anlatan Music Row’a sizi mutlaka götürecek ve buradaki müziğin nasıl gelişimine şahitlik edeceksiniz.

Daha derinlemesine bir tur yapmak mı istiyorsunuz? Country Music Hall of Fame Müzesi’ne gidin; hatta ve hatta Elvis, Dolly Parton, Willie Nelson gibi ünlülerin sesinin kaydedildiği Stüdyo B’ye göz atın.

Bu kadar geziden sonra şehrin tam kalbine ulaşmanın zamanı geldi: Broadway Caddesi. Ünlü barlarıyla meşhur bu caddede Robert’s Western World ve Tootsie’s Orchid Lounge’ı gibi ünlü barları bulacaksınız. Sokaktaki insan kalabalığı gösterişli neon tabelalarla birleşince burası New Orleans’ın Bourbon Sokağı’na biraz benziyormuş. New Orleans’a henüz gitmedik ancak listemizin baş sırasında kendisi.

Akşam yemeği için geleneksel güney yemeklerini harika bir müzik eşliğinde sunan Acme Feed and Seed’i ziyaret edebilirsiniz. Burası epey bir süredir herkesin dilindeymiş okuduğum kadarıyla… Lüks bir yemek içinse Merchants adlı restoranı yazmış birçok kişi.

Yukarıda yazdığım şeyler benim oradan buradan okuduğum, iş yerinden arkadaşlarımın tavsiyesi üzerine kafamda derlediğim yerlerdi. Gezdiğimiz yerlerde çoğu zaman turistik olmayan aktiviteler daha çok hoşumuza gittiği için baristamızın sözünü dinlemeye karar verdik.

Barista Parlor’a doğru yürürken yol üzerinde izbe bir yerin önünden geçmiştik. Amerika’da klimalar genellikle dışarıya takılıyor. Bu bahsettiğim izbe yerin önü klimadan dolayı su birikintisi olmuştu.

Bir saat önce özenle ve tiksinerek önündeki pis su birikintilerinin üstünden zıplayarak geçtiğimiz bu dükkanın içine girmiş olduk böylece: Dino’s Bar

İçerisi Nashville’den ve hatta dünyanın geri kalanından sizi soyutlayacak kabiliyete sahip. Eksentrik müzikler eşliğinde hamburgerimizi mideye indirdik.

 

Hamburgeri şaşılacak derecede hafifti. Hatta California’daki In & Out’la yarışacak kadar hafifti. Utanmasam sağlıklı bile diyebilirim. Böylece önyargılarımızı da bir nebze kırmış olduk.

Dino’nun yerine hoşçakal diyip yol üstündeki bir plakçıya uğradık. Eğer eski kayıtlara meraklıysanız burayı ziyaret edebilirsiniz: The Groove

Country tarzı bir birkaç plak aldıktan sonra canlı müzik dinlemek üzere tekrar kürkçü dükkanına yani Broadway’e döndük. Arabanızı public parking yerine özel işletmelerin park alanınıza park etmenizi öneririm. Bu da dipnot olsun!

Eğer alışveriş yapmak isterseniz Two Old Hippies diye çok sevimli ve Broadway’e yakın The Gulch adlı bölgede bir mağaza var. Küçük bir servet karşılığında çok hoş takılar ve elbiseler alabilirsiniz. Eğer Nashville’e kadar gelip kowboy çizmesi almadan dönmem diyorsanız Boot Country adlı mağazaya gidin derim. 1 fiyatına 2 bedava çizme alabilirsiniz. Arkadaş grubu veya büyük aile halinde gelen insanlar için güzel bir avantaj tabi ki.

 

Gelelim baristanın önerdiği bara: Nudie’s Honky Tonk. Açıkçası bütün barlar birbirine benziyordu ancak lokal birinin görüşüne sadık kalarak burayı tercih ettik. Eğer Broadway üzerindeki caddelerden barlara girmek için zorlanırsanız, birçok barın arka kapısından da giriş mevcut.

Sadece lokallerin sahip olduğu bu bilgi de ikinci dipnot olsun!

Nashville kesinlikle rahatlığı, huzuru ve kendine has tarzıyla herkesin gezip görmesi hatta bir süre eğer mümkünse yaşaması gereken bir yer. Biraz cesur olursanız size ilk başta sakladığı güzelliklerini gösterebilir.

 

 

Bunları Da Beğenebilirsin

Yorum Yok

    Yorum Yazın