INSTAGRAM

NERELERE GİDİLİR?

TARİFLER

Alıntılar

Sevgi

Her nefes aldığınızda kendinizi, her nefes verdiğinizde de başkalarını sevin.

-Dalai Lama

Seyahat

İlk Durak: Pittsburgh, Philadelphia

“Bu hafta Memphis’e yol alıyoruz” diye yazmıştım. O son yazının üstünden ne kadar çok zaman geçmiş meğerse! Babam “Tatil yazını bekliyoruz, hadi!” diye uyarmasa belki de bu yazıyı yazmayı hep erteleyecektim.

Aslında tembellik üzerine bana buradan konu çıkar!

Bir önceki yazılarımda belki okumuşsunuzdur, bu sene uzun bir süre Türkiye’de bulundum. Çok kötü bir vesileyle olsa bile ailemi görme şansım oldu. Annemle, babamla, İdil’imle doyasıya vakit geçirdim. Küçük Alina’nın (kuzenim Dilara Ablamın miniği) doğumuna bile şahit oldum. Kedilerimi doyasıya sevdim, babaannemin hikayelerini ses kaydına bile aldım! Kuzenim Tutku’nun okulunu gördüm, hatta Koç Üniversite’sinin öğrenci barında ben, o, Eda takıldık bile. Tabi ki bu iki ay boyunca eşimle yüz yüze vakit geçirme şansım olmadı. Hatta baya burnumda tüttü bile diyebilirim.

İşçi bayramı vesilesiyle bana 2 gün tatil olması ve eşimin yıllık izinlerinin birikmesi dolayısıyla şöyle enteresan bir yolculuk yapalım dedik. Planımıza göre New Jersey’den Nashville, Tennessee’ye gidene kadar toplamda 3 gece mola verecektik. Nashville’de öğleden sonrayı ve akşam üzerini geçirecek ve Cumartesi gece geç saatte otele giriş yapacak, Pazar sabahı Memphis’de uyanacaktık. Böylece Salı sabahı dönüş yolculuğuna başlayana kadar hem çok merak ettiğimiz Memphis’i görecek, yemeklerine ve müziğine doyacak, hem de uzun süreli bir mola (iki gün aynı otelde kalmak uzunsa eğer!) verecektik. Salı gününün tamamını dönüş yoluna bırakacak, o gece kendi yatağımızda uyanıp, Çarşamba gününü evde tembellikle değerlendirecektik. Düşündüğümüz gibi de oldu. Güzergahı bir güzel çizdik ve şansımız yaver gitti, yolculuğu kazasız belasız tam da istediğimiz gibi geçirdik. 6 gün sürecek yolculuğumuzun ilk durağı Pittsburgh’du.

İşte Perşembe akşam iş çıkışı başlayan yolculuğumuzdan bir kare. Güneş batarken biz yollarda:

 

Okumaya Devam Et

Tarifler

Makarna mı Kabak mı? İkisi de!

Bir süredir dev bir kozmetik firmasında proje odaklı işler yapıyordum, ta ki düne kadar! Pazartesi günü öğleden sonra projenin bittiği haberini aldım. Zaten son zamanlarda iş yüküm çok yavaşlamıştı ve böyle bir habere kendimi hazırlamıştım. Yavaş yavaş yeni insanlarla bağlantılar kurmaya başladığım ve yeni deneyimlere kendimi zihnen hazırladığım bu dönemde açıkçası kısa süreli bir tatil olarak görüyorum bu durumu.

Aldığım bu haber tabi ki ertesi gün istediğim yemeği yapmak ve yeni tecrübelere kendimi fiziksel olarak da hazırlamak demekti! Uzun süredir Amerikalıların spagetti kabak dedikleri büyük ve sapsarı bu sebzeye göz dikmiştim. Hatta ilk adımda cesaret edemeyip, sebze kesme makinesiyle alıştığımız kabak üzerinde bir takım deneyler yaptık eşimle. Sonuçtan memnun kalınca artık daha büyük meydan okumalara hazırdık!

İşte deniz havlusunun üstünde güneşlenen kabağım: (neden diye sormayın!)

Evet, itiraf zamanı… Fotoğraftaki güzellik ikiye bölünmüş durumda. O kadar sabırsızlandım ki tüm olarak fotoğrafını çekmeyi unutmuşum. “Bu daha ilk yazın Burcu, daha iyi olacak zamanla” diye teselli ettim kendimi n’apalım.

Türkiye’de bu sebze var mı çok emin değilim. Eğer olsaydı annemle kesin deneysel çalışmalar yapardık bu güne kadar diye düşünüyorum. Eğer spagetti kabak bulamazsanız, sarı veya yeşil (hepimizin alışık olduğu türden) kabakları spiral bir şekilde sebze kesme makinesi yardımıyla kesebilir veya rendeleyebilirsiniz. Kendi deneyimimden gördüğüm kadarıyla bu kabağın daha yumuşak bir dokusu ve kremsi bir tadı var. Makarnaya alternatif olarak kesinlikle deneyin derim!

Sizde yarattığı uslu çoçuk intibasına çok güvenmeyin ve keserken çok dikkat edin. O sert şeytan kabuğunun altında yumuşacık sarı bir gülümsemesi var çünkü.

Karşınızda birkaç saat sonra makarna taklidi yapacak bu şeyi bu gördüğünüzde nasıl bir işkenceden geçeceğiz diye düşünebilirsiniz. Bana sorarsanız kesinlikle karaktersiz bir sebze; ilk defa kötü anlamda söylemiyorum! İstediğiniz her türlü sosa uyum sağlayabilir bence. Noodle formunu alması ise çatal yardımıyla basitçe oluyor. Karaktersiz olduğu kadar mütevazi de diyebiliriz yani. Hem de düşündüğünüzden çok çok çok daha fazla lezzetli. Lezzeti ve kişiliği ile resmen bir günde ailemizin gündemine oturdu!

Evet, kişilik arayışında olan bu sebze nasıl yapılır hadi bakalım!

Okumaya Devam Et

Alıntılar

Varoluş

Unutmaman gereken şey yaşamın kısa değil sonsuz olduğu ve bu yüzden de aceleye hiç gerek olmadığıdır. Acele etmek yalnızca bir şeyleri kaçırmana neden olur. Varoluşun acele içinde olduğunu gördün mü hiç? Mevsimler zamanında gelir, çiçekler zamanı gelince açar, ağaçlar hayat kısa diye hızla büyümek için koşuşturmazlar. Tüm varoluş yaşamın sonsuzluğunun farkında gibi görünür.

-Osho

Crush Sites