Farkındalık & Huzur

HİŞT HİŞT! SAKİN OL!

Bir ofiste çalışmak,özel yaşamımızdaki herhangi bir arkadaşımızla veya ailemizle geçirdiğimizden daha fazla zamanı, meslektaşlarımızla geçirmemizi gerektiriyor. İş arkadaşlarımızın davranışlarının bizim üzerimizdeki etkisi dolayısıyla kaçınılmaz oluyor. Bundan uzun bir süre önce eski bir müdürümün insanlarla olan etkileşimlerini gözlemleyerek, stresli veya sinir bozucu durumlarda kendi tepkilerimin nasıl olduğunu merak etmiştim.

Çalıştığım şirket çok kalabalık sayılmazdı. En azından birazdan bahsedeceğim bu patronun davranışlarını gözlemleyebilecek kadar masam ona yakındı diyebilirim. Tabi ki müdürün kendine ait bir odası vardı ve çoğunlukla ya telefon görüşmeleri yapar ya da toplantıda olurdu. Eğer sekreteri yerinde yoksa veya ulaşmak istediği insan o anda müsait değilse, telefonun meşgul tonunu duyduğu anda ahizeyi masaya çarpar ve kızgınlığını belli edecek bir takım homurdanmalar ve sanıyorum ki küfür-konuşma arası sesler çıkarırdı. Bahsettiğim insan bizden yaşça çok büyüktü ve bir takım sağlık sorunlarıyla mücadele ediyordu. Bu koşullardaki bir insanın her gün bu şekilde sinir ve stres altında çalışabileceğini düşünebiliyor musunuz?

Bir gün daha ilk günden kanıksadığım bu davranışı gerçekten canımı sıktı. Müdürüm telefonda konuşmakta olduğu kişiye beklendiği üzere sinirli davrandı. Ahizeyi masaya çarptı. Hayal kırıklığını el, ayak hareketlerinden ve kızgın kızarmış yüzunden okuyabilirdiniz. İstediği olmamış küçük bir çocuk gibi çırpınmasını göremediyseniz hiç sıkıntı değil çünkü hiç de nazik olmayan bir dizi sözcük ile içini boşaltmasına şirketin diğer ucundan şahit olabilirdiniz.

O anda birşey düşünmedim hatta açık konuşmak gerekirse doğal bir reaksiyon gibi görünüyordu. Karşısındaki insan o kadar kötü birşey yapmıştı ki bu tepkiyi hakketmişti! Günün ilerleyen saatlerinde kimsenin durumu bu şekilde algılamadığını fark ettim.

İş arkadaşlarımın bu yaşlı patronun davranışlarını profesyonelce bulmadıklarını ve kendisini dengesizlikle itham ettiklerini hemen hemen dört yıl boyunca her gün dinledim. Hatta, kontrol edemediği bu sinir, onun patron olarak sahip olduğu yeteneklerin ve deneyiminin sorgulanmasına sebep oluyordu; bazı zamanlar ise alay malzemesi haline geliyordu. İnsanlar haksız sayılmazlardı. Geçmişte bu davranışların açıkçası onları bazı sorunlarla karşı karşıya getidiklerini dile getiriyorlardı; bazılarına kendim de şahit olmuştum.

Mesela, artık telefondaki meşgul sesini duyduğum zaman ister istemez sinirleniyordum, kan akışım hızlanıyordu! Başka bir iş arkadaşım odasından çıktıktan sonra panik atak geçirmişti! Artık fiziksel boyutta etkilenmeler yaşıyorduk.

Bana hiçbir zaman sesini yükseltmemişti ancak çevremdeki insanlara olan davranışlarından dolayı ondan çoğu zaman çekiniyordum. Hatta bir seferinde hiç unutmam, hiç olmayacak bir hata yapmıştım. Odasına çağırdığında konu dışı insanların da durumdan haberdar olduklarını fark ettim ve kesin ibret olması için sesini yükseltecek diye düşündüm. Gayet babacan bir tavırla hatamı anlattı ve bir daha olmaması yönünde beni uyardı. Sevinmiştim.

Bir an çok makul olan bir insanın yarım saat sonra saatli bombaya dönüşmesiyle daha önce hiç karşı karşıya gelmemiştim. Elbette ki bu davranışları tetikleyecek olaylar yaşanıyordu ve şeker hastalığı tuz ekiyordu hepsinin üstüne. Tepkisi çoğu zaman anlamsız sayılmazdı hatta mantıklı düşündüğünüzde ona hak verirdiniz. Ancak asıl sorun gereğinden fazla, yerle bir edici boyuttaki siniriydi.

Ondan sonra zor durumlara nasıl tepki verdiğimi gözlemlemeye calıştım. Akranlarımın iş, yönetim, iş arkadaşları ve buna benzer diğer konular hakkındaki şikayetlerini dinlediğimde bu duyguları üstlendigimi fark ettim. Kontrol edemediğim bir şey sinirimi bozduğunda benzer tepki verebilir miydim? Belki şimdi değil, peki bundan 10 yıl sonra?

Bahsettiğim bu insana dönüşmemek için neler yapabileceğimizi düşünmeye başladım. Sakince tepki göstermem için bana yardımcı olan bir takım teknikler okudum. Sanıyorum ki artık aşağıda bahsedeceğim yöntemlerle cok daha sakin bir insanım; öncesinde de sinirli olduğum söylenemezdi aslında ama stres anındaki akıl karışıklıklarım artık daha az.

  1. Stresli durumlarda fiziksel duygularımı fark etmeye çalışıyorum.

Göğsümde, başımın ön tarafında karıncalanma hissettiğimde, kalbim daha hızlı attığında, nefesimi tutmuşsam ve gözlerim görmeyi bıraktıysa, kısaca bu tür rahatsız hislere, başladıkları anda dikkat ediyorum. Örnekler sizin için daha farklı olabilir; fiziksel olarak nasıl hissettiğinizi fark ederek pratik yapabilirsiniz. Birisi rahatsız edici bir şey söyledikten sonra, reaksiyonlarınızı daha iyi anlayabilir ve onları değiştirebilirsiniz.

Mesela, iş arkadaşınız, aslında sizin daha fazla emek harcadığınız bir proje için tek başına övgü almış olsun. Böyle bir durumda nefesinizin hızlanmaya başladığını fark edebilir ve bu fiziksel reaksiyonun, savunmanın bir işareti olduğunu kabul edebilirsiniz. Nefesinizi yavaşlatarak ve savunmanın vücudunuzdan aşağı inip ayak parmaklarınızdan çıktığını hayal ederek duygularınıza yenilmeyebilirsiniz.

  1. Çevrenizdeki insanlar sinirlenmeye başladıklarında dikkat edin.

Fiziksel hislerinizi fark etmeye kendinizi eğittikten sonra başkalarının fiziksel olarak nasıl tepki verdiğine dikkatle bakın. İş arkadaşınız daha hızlı mı konuşuyor yoksa kızarmış bir yüzü mü var? Masasındaki eşyaları yeniden düzenlemeye mi başlıyor, yoksa sandalyesinde gergince bir ileri bir geri mi gidiyor?

Çalkantı sinyaller veren bu tür fiziksel davranışlardan haberdar olduğunuzda, kendinizi bu şekilde hisseden kişilerin olumsuz duygularından uzak durma yönünde eğitebilirsiniz.

Bu olumsuz duygu onlara ait. Böyle durumlarda onlarla etkileşime girmeyin.

Negatif hissi bir kutu olarak görselleştirin ve sinirli olan insanın kucağına bırakın. Kendinizin mental olarak o kişinin yanından uzaklaştığını düşünün. Odadan cıkıyorsunuz ve “hadi gidelim” derken nefesinizi sakince dışarı veriyorsunuz. Bu tekniği nerede okuduğumu hatirlamıyorum ancak gerçekten sakinleştirici bir yöntem.

Karşınızdaki insanın sinirleri gevşediginde ona nasıl hissettiğini anlaması konusunda yardımcı olabilirsiniz. Sakin olun ve konuşması için fazlaca yer bırakın, böylece iyi bir dinleyici olursunuz.

Unutmayın ki başkalarının duyguları sizin “kutunuz” – sorununuz değil.

  1. Sessiz ve yalnız zaman harcayın.

Zor durumlardaki tepkilerinizi sakinleştirmenin bir başka yöntemi, huzur bankanızı sessiz ve stres barındırmayan zengin bir havadan oluşturmak. Olumlu düşünceler düşündüğünüzde, sakin olduğunuzda, çevrenizdeki havayı görselleştirin. Sakin havaya renk verin; mesela soluk mavi, pembe…

Her hafta farklı miktarlarda sessizlik süresini test edin. Belki, günde on dakikada zengin oluyorsunuz. Belki her cumartesi otuz dakika sessiz bir şekilde oturmak ve doğayı seyretmek sizi bir hafta boyunca renklendiriyor.

Sessizce oturduğunuz her an, huzur bankanızda daha sessiz ve sakin bir hava yatırırsınız. Daha zengin bir insan olursunuz!

  1. Kaslarınızı kuvvetlendirin.

Hepimiz egzersiz yaparken endorphin denen bir hormon salgıladığımızı duymuşuzdur. Bu hormonu ihtiyacınız olduğunda bilinçli olarak kullanabilirsiniz.

Fiziksel egzersizden edineceğiniz duygusal faydayı düşünüp kendinizi motive edebilirsiniz.

Vücut hareketinize odaklanmak, zihninizde olanı bırakmanın harika bir yolu!


Sinirlerinize sahip olduğunuz günler dilerim!

 

Bunları Da Beğenebilirsin

Yorum Yok

    Yorum Yazın